Yaşamak mı varolmayışa karşı mücadele mi?

Daha önce konuk olduğum bu satırlarda ‘’neden hasta oluruz?’’ sorusuna yanıtlar aramıştım. Sağlığımızın bozulmasının, iyi hissetmememizin, göze görünmeyen mikroorganizmalar ya da biz gelmeden önce hasarlanmış genlerimiz dışında baya gözle görünür, elle tutulur ve de önlenebilir nedenlerinin olduğunu tartışmıştım. Hatta pek çok hastalığın önlenmesi ve sağaltımı konusunda tek başına tıbbın yetmediğine, yetemeyeceğine vurgu yaparak sosyal bilimcilerden yardım istemiştim. Çok genç, 1992 doğumlu üretken bir yazar Edouard Louis de benzer bir soruyu Babamı Kim Öldürdü? diyerek soruyor aynı başlığı attığı kitabında. Ancak bildiğimiz türden bir cinayet ya da nefes almayan bir ceset yok ortada. Yıllara yayılmış bir cinayet bu.

Su gibi akıcı, yazmak için bir masa başında özel bir çaba harcamaksızın yürürken birbiri ardına sıralanan düşüncelerini, yaşadıklarından anımsadıklarını, anımsadıklarından çıkardıklarını aktarmış sanki okura. Berrak, net, anlatmak istediklerinden ve bunları neden anlatmak istediğinden emin olarak.

Gerçekten de henüz ellili yaşlarında ileri kalp yetmezliği ve felçli bir şekilde yaşamaya çalışan babasının neden bu duruma düştüğünü anlamaya, anlatmaya çalışıyor.

Kitap şu cümlelerle başlıyor ki anlıyoruz, dert ettiği tek konu sadece babası değil;

‘’Amerikalı entelektüel Ruth Gilmore, ırkçılık sözcüğünün kendisi için ne anlama geldiği sorulduğunda, ırkçılığın, bazı toplulukların erken ölüme maruz bırakılması olduğunu söylüyor. Bu tanım, erkek egemenliği, eşcinsellere ya da transbireylere duyulan nefret, sınıfsal tahakküm, her türlü toplumsal ve siyasi baskı için de geçerli.’’

Babamı Kim Öldürdü, Edouard Louis, Çevirmen: Ayberk Eray, 56 syf., Can Yayınları, 2021

Babamı Kim Öldürdü romanında babasını hem çocuk hem de yaşama dair farkındalığı olan, neden sonuç ilişkileri kurabilen bir yetişkin gözüyle anlatıyor. Çalınmış bir gençlik, eril şiddete ve kalıplara hapsolmuş bir yaşam tarzı, kendinden uzaklaşabilmek için sığınmak zorunda kaldığı alkol bağımlılığı, derin bir yoksulluk, aşağılanmalara maruz kalınan bir fabrika yaşamı;

‘’Klasik süreç; Gençliğini sonuna kadar yaşayamadığını hissettiğin için geri kalan bütün hayatın boyunca yaşamaya çalıştın. Bir şey çalmakla ilgili sıkıntı budur zaten -sen ve gençliğin örneğinde olduğu gibi- insan çaldığı şeyin gerçekten kendisine ait olduğunu bir türlü hissetmez, o yüzden sonsuza kadar sürekli çalmak zorundadır artık onu, asla sonu gelmeyecek bir hırsızlık. Sadece her şeye doğrudan sahip olanlar mülkiyet duygusunu gerçek anlamda tadabilir, sahip olmanın ne anlama geldiğini kavrayabilir. Mülkiyet hissi, insanın sonradan edinebileceği bir şey değil.’’

Siyasetin, yapanlar için değil ancak yönetilenler için bir ölüm kalım meselesi olduğunu anlatıyor yaşadığı ülkeden, Fransız siyasetçilerden yola çıkarak;

‘’Bu yazdıklarımı okuyacak ya da duyacak olanlar, saydığım isimleri belki tanımıyordur, belki onları çoktan unutmuşlardır ya da belki hiç duymamışlardır; ama işte tam da bu yüzden onların adını telaffuz etmek istiyorum, çünkü işledikleri cinayetlerden sonra adları hiçbir zaman telaffuz edilmemiş katiller var, bilinmezliğe ya da unutuşa sığınıp utançtan kaçan katiller var, korkuyorum çünkü dünyanın gecenin zifiri karanlığında döndüğünü biliyorum. Unutulmalarını reddediyorum. Her yerde Laos’ta, Sibirya’da, Çin’de, Kongo’da, Amerika’da, okyanusların ötesinde, tüm kıtalarda, bütün sınırların ötesinde.’’

Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri Edouard Louis’in, pek çok kadın gibi kadın olma hakkını elde edebilmek için mücadele eden annesini anlattığı kitabı. Annesinin yirmili yaşlarına ait bir fotoğrafı eline almasıyla başlıyor hikaye;

‘’Bu fotoğrafı görmek, bu yok edilmiş yirmi yılın doğal bir şey olmadığını, ondan bağımsız dış güçlerin -toplum, erillik, babam- eylemlerinin bir neticesi olduğunu hatırlamamı sağladı, demek ki her şey başka türlü olabilirdi.’’

Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri, Edouard Louis, Çevirmen: Ayberk Eray, 80 syf., Can Yayınları, 2024

Annesi ile ilgili, ölümden döndüğü bir anısı bugün de üzerinde düşünülmesi gereken biyopolitik bir bakış sergiliyor;

‘’Bizim dünyamızda tıp bilimi ve doktorlarla kurulan ilişki, başından beri, burjuvaların kendilerini önemli hissetmek için kullandığı, lüzumundan çok daha fazla özen içeren bir bakımdan teşkil bir yöntem olarak görülmüştü.’’

Edouard Louis, annesinin, geçen yirmi yılda yaşamak değil aslında varolmayışa karşı verdiği mücadeleden, babasının ellili yaşlarında ileri kalp yetmezliği ve geçirdiği iş kazası sonucu yürüyemiyor oluşundan, tıbben önlenebilir hastalıklarla politik olarak önlenebilecek olanları ayırmanın anlamını, gerçek yaşanmışlıklarla aktarıyor okura.

Edouard Louis yazarlığı ile ilgili de şu notu düşmüş;

‘’Bana edebiyatın asla siyasal bir manifestoya benzememesi gerektiği söylendi, bense şimdiden cümlelerimin her birini bir bıçağın ucunu sivriltir gibi sivriltiyorum.’’

Related Posts

LGS SINAV YERLERİ 2025 SORGULAMA EKRANI || LGS sınav giriş belgeleri yayınlandı mı, sınav yerleri belli oldu mu? Gözler MEB duyurular sayfasında!

LGS başvuru tarihi 2025 MEB kılavuzu ile belli oldu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından LGS sınav kılavuzu yayınlandı. Kılavuzun yayınlanmasıyla birlikte LGS başvuru tarihleri ve koşulları ile bu yıl başvuruların nasıl yapılacağı belli oldu. LGS kapsamındaki merkezî sınavda tüm sorular 8. sınıf ders kitapları öğretim programlarında yer alan konu ve kazanımlar esas alınarak hazırlanacak ve geçen yıl yapılan sınavdan farklı bir uygulama olmayacak. Peki, 2025 LGS başvurusu ne zaman, başladı mı? LGS sınavı hangi tarihte? İşte, 2025 Liselere Geçiş Sistemi yani LGS sınav başvuru kılavuzu ve detaylar…

SON DEPREMLER 20 MAYIS 2025 AFAD VE KANDİLLİ: Ege ve Marmara’da deprem! Son deprem ne zaman, nerede, kaç büyüklüğünde oldu?

Son dakika depremler listesi AFAD ve Kandilli verileri ile güncelleniyor. Kandilli ve AFAD son depremler 20 Mayıs listesi en çok merak edilip araştırılanlar arasında ilk sırlarda yer alıyor. Hemen belirtelim ki son olarak saat 06.54’te İstanbul Büyükçekmece açıklarında (Marmara Denizi) 2.6 büyüklüğünde ve saat 06.55’te Muğla Marmaris açıklarında 2.9 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Yaşanan depremler sonrasında ise gözler “Son deprem nerede ne zaman kaç büyüklüğünde oldu?” sorusunun cevabına çevrildi. Peki, son deprem nerede ne zaman kaç büyüklüğünde oldu? İşte merak edilip araştırılan sorunun cevabı…

“Tatar Kültürünü Yaşatmak” etkinliği İstanbul’da düzenlendi

“Tatar Kültürünü Yaşatmak” etkinliği İstanbul’da düzenlendi

Urartular tarafından inşa edilen Oltu Kalesi için restorasyon talebi

Urartular tarafından inşa edilen Oltu Kalesi için restorasyon talebi

CSO Ada Ankara, ünlü trompet virtüözü İbrahim Maalouf’u ağırladı

CSO Ada Ankara, ünlü trompet virtüözü İbrahim Maalouf’u ağırladı

KURBAN BAYRAMI TATİLİ VE GÜNLERİ 2025 | Kurban Bayramı’na kaç gün kaldı 2025, tatil ne zaman? 2025 Kurban Bayramı ne zaman, 9 gün tatil olacak mı? 2025 Kurban Bayramı tatili için gözler resmi açıklamalarda!

Kurban Bayramı’na kaç gün ne kadar kaldığı, haziran ayı yaklaşırken, öne çıkan konulardan oldu. Vatandaşların kurban ibadetlerini idrak edeceği Kurban Bayramı tarihi 2025 Diyanet takvimi ile belli oldu. Bu sene haziran ayında idrak edilecek olan Kurban Bayramı arefe günü ile beraber 4,5 gün olarak idrak edilecek. Öte yandan 2025 Kurban Bayramı tatilinin, Ramazan Bayramı’nda olduğu gibi 9 gün olmasını bekleyenler yapılacak resmi açıklamalara kilitlendi. Geçtiğimiz Ramazan Bayramı’nda olduğu gibi Kurban Bayramı tatilinin de 9 gün olmasına yönelik beklentiler artarken, gözler resmi açıklamalara çevrildi. Bayram tatili, memurların idari izin kapsamına alınmasıyla 9 güne uzayabiliyor. Peki, Kurban Bayramı 2025 ne zaman? Bayram tatili 9 gün mü, kaç gün? İşte, bayram tatili günleri ve tarihleri 2025…